Filmlerde talihsiz sahneler olur.. biri giderken diğeri "o"nun arkasından bakar ama "bakılan" bunun farkına varmaz..sonra bakılan döner.. bu kez, "önce bakan" kendi ayak uçlarına bakmaktadır.. Sadece sevgili olanlar için değildir bu kareler... iki eski dost için bile.. geri dönüş noktası olabileceği hatırlatılır..
Ve.. bak denir.. şimdi bak bak!.. şimdi bak!.. şimdi çevirsen karşılaşacaktınız!.. Seyirci yerinde kıvranır.. sonuç genellikle aynıdır.. köşeden dönülür..ve herkes yoluna devam eder..
Bu sahne böyle sürer.. Aslında verilmek istenen mesaj; bir ömür kaçırılan fırsatların dile getirilmesidir...
Hayatı çok ciddiye aldığımda aklıma böyle sahneler geliyor.. Neden mi..?
Çünkü..bazen köşeden döneni bir araba çarpar..
Uzağa gidenden bir müddet sonra haber alınmaz..
Ve iç geçirilir.. en azından son bir defa aynı anda bakabilseydik..
Hayatın bazı dönemleri ne kadar zor ..ve ne kadar çabuk geçiyor değil mi ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
48 GB POTPURİ
Üzerinden her şekil bulutlar geçerdi “aşıkken” insanın, Meltem gibi yel gelir, son emeli güle konardı “son of the od”, Şimdi en güvendiği...
-
En özel gününde.. insanın.. gece.. herkes evlerine döndüğünde.. yalnız kalması kadar rahatsız edici bir yalnızlık olabilir mi? Performansı i...
-
BILMECE BILDIRMECE..DIL USTUNDE KAYDIRMACA..SORUSUNUN SADECE MASUM CEVABINI BILENLERE TEBESSUMLE BAKTIGIM KELIME..:) AMERIKALILARIN BARAKALA...
-
Çok yorulunca çok konuşmak bir rahatsızlık mı bilemiyorum.. Ama ben, yoruldukça zihni açılanlardanım sanırım.. elim ayağıma dolaştıkça koord...
3 yorum:
Ama bu köşeden kaç kez dönülür bir yaşamda?Bir yaşama kaç köşeden dönüş sığar ya da:)Kaç kez gözgöze gelinememe durumu için iç geçirilir?
her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim
bir bakıştan, bir duruştan,
çağrışımın sonsuz hızından
unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda.
belki de yaşanabilecek en güzel serüveni
terk edeceğim
daha otobüsün ilk basamağında.
kim bilebilir ki?
sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek
ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
otobüs camına bağrında bir ok ile
bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
bu da ötekiler gibi,
kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
yaşayıp gidecek..
Aşk acısını, gözbebeklerinden tanıyabilenler midir ölesiye sevebilenler ? Ölesiye sevemeyeceğinden korkanlar mıdır, aşk acısını iyi bilenler?
Ya sonrası yoksa? Kavuşamamak = ölümse gerçekten?
Beklemeye değer mi, gizli vedalarda ancak gözlerin yakalayabileceği aşkı bulma umuduna?
Yoksa, ipeksi bir dokunuşa sığınmak mıdır ilacı?
Yorum Gönder